Özgürleştirdiklerimizden misiniz?
Şubat 2015 Paros Dergisi’nde yayımlanan yazım.
Çoğu insan iş kazalarından dolayı ne yazık ki çeşitli uzuvlarını kaybediyor. Ya da geçirdikleri bir felç sonrası, vücudun çeşitli bölümlerinde hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Bu tür durumlarda olan insanlar için hayat daha da zorlaşıyor. Çünkü günlük rutinlerini yerine getirmek artık eskisi kadar kolay olamıyor. Belki de artık özgürce hareket edemiyor, ve diğer insanlara kısmi veya tam bağımlı hale geliyorlar. Kimisi takılan protez kollar veya bacaklar vasıtasıyla hayatlarına devam ediyor. Protez kol veya bacakların insanların hayatını ne kadar kolaylaştırdığı da tartışılır tabii. Acaba gelecek nesil protez kollar nasıl olur, hiç düşündünüz mü? Mesela protez bir kol ile nesneler kavranabilir mi? Veya protez bir kol ile dokunulan bir nesne hissedilebilir mi? Felçli insanların hareket kabiliyetini arttırıcı bir şeyler yapmak mümkün mü? İmkansızı imkanlaştırmak zor, ama neden olmasın?
Biliminsanları, insanların hayatlarını kolaylaştırabilmek ve onlara hareket özgürlüğünü geri verebilmek için çalışmalarını yoğunlaştırmış durumda. Özellikle tıp ve robotik alanında son yıllarda gözlemlenen gelişmeler heyecan verici. Robotik, birçok mühendislik (makine, bilgisayar, elektronik, yazılım, kontrol mühendisliği vb.) alanının buluştuğu bir ortak çalışma alanı. Tıp alanındaki araştırmacılar ile kafa kafaya veren robotikçiler harika işler başarma yolunda ilerliyor. İşte size 2014 senesine damga vuran yeni çalışmalardan birkaç örnek.

Cleveland Veterans Affairs Tıp Merkezi ve Case Western Reserve Üniversitesi’ndeki biliminsanları çarpıcı bir çalışmaya imza attı. Bu çalışmada, hissedebilen protez kollar geliştirildi. Çalışma kapsamında, protez kolları kullanmayı kabul eden iki kişiye (Igor Spetic ve Keith Vonderhuevel) ameliyat yolu ile bu kollar takıldı. Protez kollar üzerine yerleştirilen elektrotlar var. Böylece, kolun üst kısmında bulunan sinirler uyarılıyor, beyine dokunma sinyalleri ulaşıyor ve kişiler dokundukları nesneleri hissedebiliyor. Protez kolları takan iki kişi, test olarak kirazları saplarından ayırmaya çalışıyor. Öncelikle bu kişilerin gözleri kapatılıyor, ve kirazları saplarından ayırmaları bekleniyor. Hissetmeyen protez kollarla bu işi yapmaya kalktıkları zaman, kirazları ne kadar sıkıp sıkmadıklarını anlamadıkları için kirazlar eziliyor. Hissedebilen protez kollarla bu işi yaptıklarında ise, kirazların yumuşaklığını kavrayıp, nerede durmaları gerektiğini bildikleri için başarılı oluyorlar.

John Hopkins Üniversitesi Uygulamalı Fizik Laboratuvarı’nda ise, biliminsanları düşünce gücüyle kontrol edilebilen robotik protez kollar geliştirdi. Bu çalışma bilim tarihinde bir ilk (!) çünkü iki robotik protez kol düşünce gücüyle aynı anda kontrol edilebiliyor. Robotik protez kolları ilk olarak denemeyi kabul eden kişi ise Leslie Baugh. Baugh iki kolunu da 40 yıl önce geçirdiği bir elektrik kazasında kaybetmiş. Son 10 yılını ise, bu projenin bir parçası olarak geçirmiş. Robotik protez kolların takılması ardından, kollara alışması için kısa bir eğitimden geçmiş, ve sonuç olarak da düşünce gücü ile kolları hareket ettirmeyi başarmış. Örneğin, boş bir bardağı bir raftan alıp, bir üst rafa koyabilmiş. Veya bir topu kavrayıp hareket ettirebilmiş. Henüz geliştirilme aşamasında olan bu kollar, istenilen bir düzeye geldiği zaman, Baugh’un günlük yaşamında kullanılır hale gelecek.
Bu tür teknolojiler felç geçirmiş olan insanlar için de bir hayli önemli. Mevcut olan sinirler bir robot kola bağlanmak için kullanılamıyor çünkü felç yüzünden bu sinirler kullanılamaz durumda. Bunun yerine ise, beyine yerleştirilen parçalar sayesinde, hareket edemeyen bölgelerin tekrar hareket kazanması hedefleniyor. Pittsburgh Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada, felçli bir kadının robotik bir kolu düşünce gücüyle kullanmasını sağlayan bir sistem geliştirildi. Bu çalışmanın kahramanı ise Jan Scheuermann. Scheuermann 55 yaşında bir kadın ve sinir dokusunda bozulma sonrasında boyundan aşağısı felçli bir bedene sahip. Pittsburgh Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, Scheuermann’ın beynine iki tane mikroçip yerleştiriyor. Bu mikroçiplerin amacı, yerleştirildiği bölgedeki beyin aktivitesini algılamak ve kaydetmek. Scheuermann’ın tek yapması gereken, takılan robotik kolu ve eli hareket ettirmeyi düşünmek. Araştırmacılar beyin aktivitesini izledikten sonra geliştirdikleri sistem sayesinde, Scheuermann’ın düşünce gücüyle robotik kolu ve eli hareket ettirmesini başarıyorlar. Hatta çalışma esnasında, Scheuermann robotik kolu kullanarak yalnız başına çikolata yemeyi başarıyor. Bu muhteşem bir başarı çünkü boyundan aşağısı felçli olan bir insan için yalnız başına bir şeyi başarabiliyor olmak müthiş bir duygu olmalı.

İnsan denekli araştırma projelerinin başarısı, araştırmacılar kadar araştırmaya yardımcı olmayı kabul eden insanların da başarısı. Birçok ülkede, bu yol vasıtasıyla para kazanmayı hedefleyen insanlar var. Araştırma projeleri, bilim için gönüllü olacak kişiler arıyor ve karşılığında onlara para veriyor. Bazen verilen paralar o kadar ciddi boyutta ki, kişilerin vergi vermesi bile bekleniyor. Örneğin, Amerika’da gönüllü olan kişilerin aldıkları para 600$ üzerinde ise, bu kişiler vergi vermek durumunda. Araştırmalar kapsamında kimi zaman ilaçlar veriliyor, kişiler uyutuluyor, beyinlerine parça yerleştiriliyor vb. Çoğu zaman işler planlandığı gibi gitse de, ters gitse neler olabilir? Belki kişi hastaneden dışarı çıkamaz duruma gelebilir veya kronik hastalıklarla boğuşabilir. Hatta en kötüsü, beklenmeyen yan etkiler oluşur ve kişinin ölümü ile de sonuçlanabilir. Bunların hepsi araştırmaya gönüllü olmak isteyen kişilerin sorumluluğu maalesef. Para için mi, bilim için mi riske değer? Yoksa her ikisi için mi?
Ne mutlu ki başarılı araştırmacılar kadar cesur insan denekler de var. Tıp ve robotik alanında yapılan başarılı araştırmaların gizli kahramanları onlar. Bu alanda çalışan robotikçiler; bizi fiziksel engellerimizden kurtarıp, tekrar özgür birer bireye dönüştürmek için çabalıyor. Ve bu heyecana hepimiz ortağız!