Korona Günlerinde Akademi

Korona Günlerinde Akademi

Şu an yazıyı kendimi insanlardan izole etmiş bir biçimde evimden yazıyorum. COVID-19 virüsünün hayatımıza girmesiyle, hep beraber neye uğradığımızı şaşırdık. Peki bu virüs akademiyi nasıl etkiledi, kısaca yazayım.

Üniversitede hayat her yönden etkileniyor diyebiliriz, çünkü her kesimde sosyal boyut çok fazla. Mesela öğrenciler yurtlarda kalıyor veya ev paylaşıyor, 200-300 kişilik kitle derslerine katılıyor, sosyal aktivitelere katılıyor, laboratuvar ortamlarında deneyler yapıyor, araştırma ofislerinde oturup çalışıyor, toplantılara giriyor, danışmanları ile görüşüyor ve daha çok şey. En basitinden bir kahve almaya çıksan, en az 5-6 kişi ile konuşuyorsun. Durum böyle olunca herkes daha da korkar oldu. Hele bir de akademideki her bireyin gittikleri konferanslar/çalıştaylar düşünülünce, bir bina içerisinde dünyaya maruz kalmış kadar oluyorsunuz. Biz yine şanslı bir bölümüz çünkü derslerin çoğunu çevrimiçi yapma şansımız var, teknoloji ve altyapı da buna müsait. Diğer taraftan bir iş arkadaşımın dersi tamamen robotları programakla ilgili. Öğrencilerin fiziksel olarak robotlar ile çalışması gerekiyor, ve projeleri de bunu gerektiriyor. Böyle bir dersi uzaktan vermeye kalkmak çok zor maalesef… Mart’ın ortasında alınan bir karar doğrultusunda çevrimiçi eğitime geçiyoruz. Lisans öğrencilerinin çoğunun sınavları iptal edildi, ve eve gidebilecekleri yönünde izin verildi. Ama yakında ülke karantinaya alınırsa seyahatler de duracak.

İngiltere’de üniversitede çalışanlar için hayat devam ediyor, binalarımız henüz açık. Ama çok insan evden çalışma modeline geçti. Küçük bir yerde yaşamanın avantajı, dışarı çıkıp nefes alma şansınız var kimselere pek görünmeden. Bu da mental sağlığı korumak açısından gerçekten çok önemli. Biz müthiş etkilendik, çünkü tüm konferanslar ya ileri bir tarihe atıldı, ya iptal edildi, ya da çevrimiçi bir şekilde yürütülecek. Geçen yazımda Selanik ve İstanbul planları yaparken, şu an ülkeye kapanmış oturuyoruz. Geçen gün yayam yazımı okumuş, İstanbul’a geleceksin diye sevinmiştim diyor yazını okuyunca. İçimde bir burukluk, herkesi çok özlesem de uzakta kalmak durumundayım. Hayat bazen ben burdayım diyor ve kontrolü eline alıyor. Bu kadarına ne ben ne sizler ne de bir başkası hazırdı, orası bir gerçek. Dünya olarak büyük bir sınavdan geçiyoruz, ve beraber hareket etmekten başka çaremiz yok.

Kendimi çok yorgun hissediyorum. Verimli çalışmak için üstün çaba sarf ediyorum, sosyal medyada olup bitenler, parçası olduğumuz sohbet grupları, sevdiklerimizi kontrol etme çabalarımız her şey üst üste binmiş durumda. Ekip arkadaşlarımızdan bir tanesi İtalyan ve anlattığı hikayeler ile hep beraber üzülüyoruz. Korkarım ki siz bu yazıyı okurken İngiltere ve Türkiye’de de durum epey zor olacak. İngiltere diğer ülkelere göre farklı bir strateji izliyor, okulları işyerlerini vb. kalabalık mekanları kapatmıyor. Strateji virüsün yayılma sürecini uzatmak, bunun için de semptomlar görülmeye başladığı an yedi gün eve kapanmanız gerekiyor, hastanelere koşmak yok… Çok insan hükümetin bu stratejisine çok öfkeli, kayıplar artacak…

Umarım bu süreçten en az yarayı alarak çıkacağız, bir senelik bir savaş bile olabilir bu. Moralleri yüksek tutalım!

Nisan 2020 Paros Dergisi’nde yayımlanan yazım.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *