Kara delikler aydınlanıyor!

Kara delikler aydınlanıyor!

Nisan ayında çarpıcı bir fotoğraf hepimizin ekranlarını süsledi. Siyah ve turuncu temalı, yuvarlak ve bulanık bir cisim. Akıllara ilk gelen düşük kalite bu fotoğraf da neyin nesiydi… Sonra detayları okuyunca aslında muazzam bir şeyin fotoğrafı olduğu ortaya çıktı. Evet, kara deliğin fotoğrafından bahsediyorum. Senelerdir soyut bir kavram olarak beynimizde yer alan kara delik, ilk defa somut olarak karşımızda. Nasıl oldu, niçin önemli, biraz okuduklarımı sizinle paylaşmak istedim.

Ben böyle soyut olarak varlıklarına alıştığım şeyleri karşımda görünce biraz ürperiyorum. Yazılarımı takip edenler bilir, kalp atışlarımı kaydeden bir akıllı saat kullandığımda da korkumu ölçme fırsatı bulmuştum (maalesef). O zamanlarda da korku dediğimiz şeyin aslında ölçülebilen bir şey olduğunu fark etmiştim… Sıra geldi kara deliklerle yüzleşmeye!

Kara deliğin fotoğrafı konusu biraz karışık. Öncelikle kara delik, bizden 55 milyon ışık yılı (500 milyon trilyon km) uzakta —hala fotoğraf neden bulanık diye söylenmiyorsunuz umarım!—. Büyüklüğü hakkında da bir rakam vermek gerekirse, çapı 38.850.000.000 km (1.5 ışık günü); öyle minnoş göründüğüne bakmayın… Gelelim fotoğrafın nasıl çekildiği konusuna. Biri eline fotoğraf makinesini alıp, kara deliğin karşısına geçip bir tuşa basmadı. Dünya üzerinde farklı noktalara sekiz tane radyo teleskobu yerleştirildi, ve bu teleskoplardan eş zamanlı toplanan veriler bir araya getirilerek bu fotoğraf oluşturuldu. Bu veriler uzun bir süre incelendi, ortaya çıkan fotoğraf bu incelemelerin sonucu demeliyiz; öyle şipşak ortaya çıkan bir şey değil…

Bilim ile ilgili yazılarda sıklıkla bahsettiğimiz iki kavram vardır: teori ve pratik. Bir şeyin teoride doğru olduğu düşünülmesi, kağıt üstündeki verilere dayanarak yapılan varsayımlardır kimi zaman. Pratikte ise, somut olarak gözlemlenen ve elde edilen veriler vardır. Çoğu zaman teori önden giderken, pratik de arkadan takip eder. Mesela teknoloji yetersiz geldiği durumlarda pratik geride kalır. Konumuza dönecek olursak, astrofizikte teoriye göre kara deliklerin neye benzeyebileceği ile ilgili çizimler vardı. Mesela Google’a gidip kara delik yazdığınızda karşınıza bir sürü görsel gelecektir. Ama şimdi elimizde çok daha fazlası var, çünkü kara deliğin gerçeği karşımızda. Yani bilim insanları için yeni bir çağ başlıyor diyebiliriz. Kara deliklerle ilgili bilinmezleri çözmek için sabırsızlandıklarını görmek çok da zor değil… Kara deliklerin varlığına Einstein’ın Görelilik Teorisi’nde de rastlıyoruz. O da haklıymış 🙂

Beni çok sevindiren bir diğer konu ise, bu fotoğrafın ortaya çıkmasını sağlayan algoritmanın büyük bir bölümünün bir kadın tarafından geliştirilmiş olması. 29 yaşındaki Katie Bouman, 2016’da yüksek lisans öğrencisiyken algoritmayı geliştirmeye başlamış ve 2019’da ilk sonucuna ulaşmış. Katie’nin başarılı bir eğitim hayatı var, şu anda Harvard Üniversitesi’nde Event Horizon Telescope Imaging ekibinde doktora sonrası araştırmacısı. Katie’nin sosyal medyada paylaştığı fotoğraftaki heyecanını görmek bence paha biçilemez…

Bahsedilen çalışma tek bir kişinin başarısı değil, bu çalışmada yer alan ekibin 200 kişiden oluştuğu söyleniyor, herkese çok çok tebrikler!

Mayıs 2019 Paros Dergisi’nde yayımlanan yazım.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *