Alan Turing

Nisan 2015 Paros Dergisi’nde yayımlanan yazım.

“Bilgisayar biliminin babası, matematikçi, mantıkçı, savaş zamanı şifre çözücü ve önyargılar kurbanı”

imitationgame
Taklit Oyunu film afişi

Alan Turing; bilgisayar biliminin öncüsü, yapay zekanın kurucusu, felsefeci, matematik dehası, kriptolojist (şifre çözen) ve hatta bir savaş kahramanı. Turing ismi, birçok insanın hayatına “The Imitation Game” (“Taklit Oyunu”) filmi ile hızlı bir giriş yaptı. Filmin ismi tanıdık gelebilir çünkü bu yılki “En İyi Uyarlama Senaryo” dalında Oscar ödülü, filmin senaristi Graham Moore’a verildi. Filmin senaryosu, 1983’te Andrew Hodges tarafından yazılan “Alan Turing: The Enigma” kitabından uyarlanmış. Filmografik olarak başarılı bir film olsa da, Turing’in gerçekleri de biraz senaryo kurbanı olmuş. Turing’i tanımak konusunda bu film bir giriş sayılabilir, fakat Turing, gerçekleri ile bilinmeyi kesinlikle hak ediyor. “Taklit Oyunu” filminin güzel bir kritiği Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği hocası Prof. Dr. Cem Say’dan [1]. Turing’in gerçeklerini keşfetmek için hocamın yazısını okumanızı tavsiye ederim.

Not: Filmi izlemeyi düşünenler yazının gerisini filmi izledikten sonra okusun 🙂 Diğerleriyle Alan Turing’in hayatına devam edelim…

alanturing
Alan Turing (1912-1954)

Turing, 1912’de Londra’da doğuyor. Babası, İngiliz Hükümeti adına, Hindistan Devlet Memurluğu işine devam ediyor. Annesi, Turing ve kardeşinin İngiltere’de eğitim alıp hayatlarını sürdürmelerini istiyor. Eğitim hayatı boyunca, Turing özellikle bilim konusunda başarısını gösteriyor. Henüz küçükken, aklına takılan şeyleri kendi istediği gibi yapıyor. Turing’in matematiğe ilgisi ise ileriki yaşlarda artıyor. 15 yaşlarında iken ileri matematik gerektiren problemleri çözmeye başlıyor, örneğin Einstein’ın görelilik kuramını kavrıyor. Lisansını matematik konusunda tamamlayıp, mantık konusunda da doktora yapıyor.

Four-rotor German Enigma cypher machine, 1939-1945.
İkinci Dünya Savaşı esnasında kullanılan Alman yapımı bir Enigma makinesi

İkinci Dünya Savaşı başlıyor, ve Almanlar kullandıkları şifreli mesajlaşma sistemleri sayesinde savaş esnasındaki haberleşmelerini sağlıyorlar. Enigma isimli bu şifreli mesaj üretici makinelerine çok güvenen Almanlar, bu sistemden üretilen mesajların çözülmesini imkansız görüyorlar. Bu mesajların anlaşılması için, milyarlarca ihtimal denenmesi gerekiyor; ve bunun insanlar tarafından çözülmesi gerçekten imkansız. İngilizler, telsizler vasıtasıyla Almanların haberleşmelerini kayıt altına alabilseler de, bu haberleşmeler şifreli olduğu için hiçbir şey anlayamıyorlar. Diğer taraftan, Enigma’yı çözmek demek, Almanların bir sonraki hareketini bilmek anlamına geliyor, dolayısıyla savaşı İngiltere lehine çevirmenin yolu da Enigma’dan geçiyor. İngiliz Hükümeti, zamanın en iyi felsefeci, matematikçi ve mantıkçılarını bir araya getiriyor ve Enigma’yı çözmelerini istiyor. Bletchley Park’ta bir araya gelen bu dehalar, Enigma’nın ürettiği şifreli mesajları kırmaya çalışıyorlar. Bu konuda, Turing’in katkısı ise büyük çünkü Enigma’ya karşı koymak için, insan gücünün yetersiz ve yavaş kaldığı bunun içinse bir makine tasarlanması gerektiğini öneriyor. Bu makinenin tasarımı için gerekli olan kaynaklar yetersiz olduğu için, Churchill’e bir mektup yazılıyor; Churchill ise bu çalışmaları destekliyor ve “ne istiyorlarsa verilsin” emrini veriyor. Sonuç olarak, Enigma şifresini kıran makine tasarlanıyor ve savaşın daha kısa sürede sonlanması sağlanıyor. Böylece birçok hayat da kurtulmuş oluyor. Savaşın bitmesi ardından, Turing savaş kahramanı ünvanı alıyor.

Turing, 1949 itibariyle, Manchester Üniversitesi’nde bilgisayar laboratuvarının başına getiriliyor. Burada yaptığı çalışmalarda, Turing makinesi modelini gerçekleştiriyor, modelin bulunması ise savaştan önceye dayanıyor*. Turing makineleri matematiksel modeller, ve komutlar bir sıra ile verildiği takdirde yeni makineler tasarlamak mümkün. Bir diğer deyişle, Turing makineleri ile modern bilgisayarların kavramsal temeli atılıyor. Örneğin, bir bilgisayar kullanarak, hem oyun oynayabilir hem de film izleyebilirsiniz. Her yapılan iş için yeni bir makine almazsınız. Bilgisayarın donanımı sabit, fakat üzerine kurulan programlar sayesinde başka işler yapabilirsiniz. İşin özünde ise Turing makineleri var.

Turing, 1950 yılında yazdığı “Bilgisayar Mekanizması ve Zeka” adlı makalesinde, insanlar gibi düşünebilen makineler fikrini ortaya atıyor, ve yapay zekanın tohumları ekilmiş oluyor. “Makineler düşünebilir mi?”, işte makalenin giriş cümlesi bu şekilde. Bu soruya cevap vermek için ise, Turing testi deneyini öneriyor. Bu deneyde soruları soran gerçek bir insan, ve soruları cevaplayan iki taraf var. Taraflardan bir tanesi gerçek bir insan, diğeri ise bir makine. Soru soran kişi, istediği soruyu sormakta özgür. Sohbet yazışmalar aracılığıyla yapılıyor, yani herhangi bir sesli veya görüntülü konuşma ortamı yok. Eğer makine olan taraf, kendisinin bir insan olduğu konusunda soru soran insanı kandırabilirse, bu makinenin insan gibi düşündüğü kabul ediliyor. Turing testi günümüzde yapılmaya devam ediliyor ve belirli bir jüri, taraflardan hangisi insan hangisi makine bulmaya çalışıyor. 65 senedir uygulanan Turing testini geçmeyi başaran bir yazılım yokken; Haziran 2014’te bir Rus ve bir Ukraynalı yazılımcının geliştirdiği Eugene Goostman adlı yazılım, jüriyi kendisinin insan olduğuna ikna ediyor. Eugene Goostman, 13 yaşındaki bir çocuğu taklit ederek, Turing testini geçmeyi başaran ilk yazılım oluyor.

1950’li yıllarda, İngiltere’de eşcinsellik yasadışı ve bir hastalık olarak görülüyor. Turing eşcinsel kimliği yüzünden zor durumda kalıyor. Evinde yaşadığı bir hırsızlık sonrasında, polislerin soruşturması neticesinde eşcinsel olması ortaya çıkıyor. Ceza olarak ise ya hapse girmesi ya da bir sene boyunca hormon tedavisi görmesi gerekiyor. Hapse girmemek için hormon tedavisini kabul eden Turing, devlet işlerindeki kriptografik çalışmalarından da men ediliyor. 1954 yılında, evinde ölü bulunuyor. Nasıl öldüğü çok net bilinmese de, siyanüre batırılmış elma yediği için öldüğü söyleniyor. Annesine göre sebep bir kaza, başka kaynaklara göre ise Turing bir suikast kurbanı. Turing’i anma adına, Manchester Sackville Park’ta bir heykeli yaptırılıyor. Bu heykelin önünde duran plakada yazan metin ise çarpıcı: “Bilgisayar biliminin babası, matematikçi, mantıkçı, savaş zamanı şifre çözücü ve önyargılar kurbanı”.

turingbank
Manchester Sackville Park’ta yer alan Alan Turing heykeli

İngiltere Kraliçesi II. Elisabeth, Turing’in ölümünden 59 sene sonra Turing’den özür diliyor. Turing, eşcinsel olması sonucu hormon işkencesi gören insanlardan sadece bir tanesi. Ya aynı muameleye maruz kalan diğerleri? Onlar da bir özrü hak etmiyorlar mı?

*: Düzeltme için Prof. Dr. Cem Say’a teşekkürler. İşi bileninden daha iyi kim bilebilir 🙂

[1] http://www.cmpe.boun.edu.tr/~say/cbt6mart.htm

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *