Yurtdışında Noel bir başka dostum!

Noel dedik mi akan sular duruyor. Kasım ortasında başlayan hazırlıklar, Ocak ortasına kadar kendini gösteriyor. Tabii ki yurtdışında 🙂 Hep bilim yapmıyoruz, biraz da olduğumuz şehirlerin tadını çıkaralım değil mi? Ne diyorduk, Ocak ortasına kadar süren Noel, evet…
Azınlık bir gruba ait olup, dini bayramları Türkiye’de kutlamak hep bir garip gelmiştir bana. Böyle kendi içimizde bir araya gelip, gizliden bir şey kutluyormuş gibi gelir misal. Biz böyle gördük, bayramlar gününde kutlanır ve hemen ardından her şey normale döner. Uzun seneler böyle alışınca, yurtdışına çıkınca aptala dönüyor insan. Tabii işin pazarlama yönü de çok baskın günümüzde, ama yine de buram buram bayram kokusunu hissetmek şaşırtıcı. Özellikle Noel coşkusunu anlatmaya kelimeler yetmez. Her şey Noel’e endeksli nerdeyse. En uzun izinler bu dönem, en uzun kutlamalar bu dönem ve tabii en çok turist bu dönem. Eh azınlık olmadığını görünce insan, komik geliyor! Paskalya bu dönemin yanında sönük kalıyor şimdi, doğruya doğru!
Geçen iki sene, Noel’i Londra’da karşılamıştım. Kurulan Noel marketleri muazzam, her türlü yiyecek içecek; diğer tarafta canlı müzikler, alışveriş dükkanları ve nicesi. Tadı damağımda kaldı resmen, o yüzden bu sene de dayanamadım üç gün de olsa Londra’ya kaçtım. Londra’da Hyde Park içerisinde Winter Wonderland isimli büyük bir eğlence mekanı kuruluyor. Burada bir sürü aktivite var hem çocuklar hem de büyükler için. Gece oldu mu her yer ışıl ışıl görünüyor, sırf renk şöleni için bile görmeye değer. Çeşitli mekanlarda da bir sürü etkinlik düzenleniyor, kısacası Noel Londra’ya çok yakışıyor. Fırsatı olan kaçırmasın derim.
Bu sene malum Edinburgh’tan merhaba dedim Noel’e. Şimdi burası daha ufakçana tabii, kurulan marketler de küçük haliyle. Ama gene aynı tadı verdi ne yalan söyleyeyim. Bir kere sıcak şarap kokusunu almak her yerden mümkün, ne kadar kötü olabilir değil mi? Şehirde yerel insanlarla karşılaşmak daha olası. İngilizler ve İskoçlar fazlaca, hal böyle olunca kültürlerini gözlemlemek de daha mümkün oluyor. Londra’da bu kısım zordu, çünkü her milletten insan vardı. Bu sene şaşırtıcı olan üniversitede çalışan beni bilen birçok insan elime Noel kartı tutuşturdu. En başta bir kişi böyle herhalde diye düşündüm, sonra baktım sayıları hiç de fena değil. Anlayacağınız Noel ve yılbaşı kartı yazma geleneği burada devam ediyor. Ben de hızımı alamadım, en azından bir kaç kişiye vermeye çalıştım. Hele arkadaşlarımdan bir tanesi kartın dizaynını bile kendi yapmış getirdi sağolsun 🙂 Şaşırmaya devam ediyorum, ama bir taraftan da böyle küçük sürprizler insanı mutlu ediyor.
Belki de bu tür gelenekleri sürdürmeye devam etmek gerekiyor. Memamı hatırlıyorum, Aralık başında oturur, kartlarını özenle seçer, ermenice cümlelerini içine saklayıverirdi. Sonra da kartlar hop postaya, haftalar sonra (belki) adresine ulaşmak üzere 🙂 Seneye daha çok kart yazalım, hadi!
Ocak 2020 Paros Dergisi’nde yayımlanan yazım.