Yüksek Lisans Sorular ve Cevaplar

Bir öğrencinin lisans eğitimi sonuna yaklaşması ile kendine ilk sorduğu sorulardan biri: “Acaba yüksek lisans yapmalı mıyım?” şeklindedir. Öyle korkunç bir süreçtir ki bu, bilen bilmeyen her kafadan bir ses çıkar. En güzeli nedir biliyor musunuz? Kapatın kulaklarınızı, ve içinizden gelen şekilde davranın.

Lisans öğrencileri için iki uç öğrenci profili vardır. İlki, istemeden bir lisans programına ayak basan öğrenci tipi. Bunun sebebi çeşitli şeyler olabilir. Mesela üniversite giriş puanı yetersiz olduğu için öğrenci kendini iyi kötü bir yere atabilir. Kimi zaman iyi bir puanla, hatalı tercihler yüzünden kötü bölümlere yerleşen öğrenciler de olabilir. Bir de çevre baskısı ile bir lisans programına kayıt olan öğrenciler var. Bu en fenası. Hadi öğrenci şanslı ise bölümü sevip mezun olacak. Bunu zorla evlendirilen insanlara benzetebiliriz. Hani sevmeden evlendiler, ama sonradan birbirlerini çok sevdiler vakası.. Aksi durumda belki de öğrenci hayatı boyunca mutsuz olacağı bir mesleği icra etmeye çalışacak. İkinci uç, gerçekten istediği bölüme giren öğrenciler. Bu tip öğrenciler, lisans sonunda nispeten daha mutlu olan öğrenciler. En azından yolun başında ne istediklerini biliyorlar. Tabii lisans eğitimi boyunca yanlış yerde olduğunu düşünenler de yok değil. Dolayısıyla, lisans öğrencileri bu iki uç arasında ileri geri hareket ederler. Öğrencinin hangi uca yakın olacağı ise çok göreceli. Mesela harika hocaları, güzel dersleri ve iyi olanakları olan bir lisans programının, öğrencileri tatmin etmesi daha olasıdır.

Herkes yüksek lisans yapsın mı? Cevap kişiye göre değişir ama herkes düşünmeli. İlk uca yakın öğrenciler kötü bir lisans hayatı geçirmiş olabilirler, ama yüksek lisans her şeyi değiştirebilir. Her şey kötü başladı diye, kötü devam edecek diye bir şey yok. İkinci uca yakın öğrenciler zaten lisans hayatından keyif almış olduğu için yüksek lisansı büyük ihtimal düşüneceklerdir. Açılan üniversite sayısı o kadar fazla ki, lisans mezunu olmayan kalmadı. Bu da ister istemez, herkesi yüksek lisans yapmaya yöneltiyor.

Yüksek lisans boyunca ne dersler almam lazım? Tüm üniversitelerde durum nasıldır bilmiyorum, fakat iyi üniversitelerden yola çıkarak bu soruya bir cevap vereyim. Bir kere lisans eğitimi boyunca uygulanan dayatma politikası yok. Öğrencinin önünde ufkunu açacak birçok ders durur, ve öğrenci canı ne istiyorsa o dersleri alır. Tezli yüksek lisans programına kaydolacak bir öğrenci, yüksek lisans eğitimi sonunda bir de tez yazacak tabii. Öğrencinin aldığı dersler de, tez hocası ve tez konusu seçimini etkileyecek en önemli faktör. Unutmamalı ki tek tip yemeği tadarak, şu yemeği severim demek doğru olmaz!

Yüksek lisansta dersler nasıl geçer? Vallahi çok keyiflidir. Kimi derste çok öğrenci vardır, hoca anlatır öğrenci dinler modu olur. Kimi derste ise daha az öğrenci vardır, tam sohbet havasında bir ders işlenir. Bu biraz da aldığınız derslere göre şekillenir. Derslerin sadece hocaları değil, aynı zamanda asistanları da vardır. Asistanlar, öğrencilerin eksik kaldığı noktalarda öğrencilerin en büyük yardımcısıdır.

Bir taraftan yüksek yapsam bir taraftan da çalışsam diyorum, ne dersin? Aman derim. Ben bir şey yapınca hakkıyla yapmayı sevenlerdenim. Biraz ondan biraz bundan deyince her şeyi yönetmek gerçekten zor oluyor. Şanslıysanız hocanızın projesi vardır, ve proje kapsamında sizi maddi olarak destekleyebilir. Üniversite içinde bir şeyler bulabiliyorsanız o da olur. Mesela yüksek lisans burslarına başvurabilirsiniz, üniversite içi projelerde görev alabilirsiniz veya araştırma görevlisi olabilirsiniz. Üniversite dışı çalışmanızı tavsiye etmem, tabii seçim sizin. Diploma için yüksek lisans yapan çok..

Yüksek lisansın en farklı tarafı nedir mesela? Kesinlikle “araştırma” kısmı derim. Lisanstan mezun olan bir öğrenci ne araştırma yapmayı biliyor, ne de araştırma sonuçlarını paylaşmak için makale yazmayı. Akademi dünyası bambaşka. Sizinle bire bir ilgilenecek bir tez hocası buluyorsunuz, beraber tez konusunu belirliyorsunuz. Sonra da hocanızın serpiştirdiği ekmek kırıntılarını takip ediyorsunuz. E sonra ne mi oluyor? Tabii ki şeker kaplamalı bir tez! 🙂

Eh keyifli keyifli mezun oldunuzsa, artık akademisyen olmayı da düşünebilirsiniz. “Affedersiniz akademisyen” noktasında henüz değiliz çok şükür..

Mart 2017 Paros Dergisi’nde yayımlanan yazım.