Yeni yıla hızlı giriş…

Yeni yıla hızlı giriş…

Gene dolu dolu bir ayı geride bırakmışım, neler mi olmuş? Başlıklar halinde geliyor 🙂

Makale yaz yaz yaz…

Tabii ki yine konferansa makale yetiştirme peşindeydim. Üç hafta içerisinde elimdeki makaleyi kısaltıp göndermekti hedefim. Derken konferansın makale gönderim süresini bir hafta daha uzattılar. Bu bir bakıma güzel bir bakıma kötü. Güzel çünkü makaleyi iyileştirmek için daha çok vakit ayırmak mümkün oluyor. Kötü çünkü kafanızda bir iş eksilmiyor ve orada durup beyninizi yemeye devam ediyor 🙂 Beraber çalıştığım iş arkadaşım bu süreçte New York’ta olduğu için bazı günlerim sabahın ikisinde pijamayla toplantıya girerek geçti. Tabii toplantı arkasından uykunuz da kaçıyor, oturup çalışmaya devam ediyorsunuz. Ertesi günü de iş başı yapayım derken, durum pek hoş olmadı. Makalemizi gönderdik artık bekleme sürecindeyiz, olursa Selanik beni bekler, eh tabii ki sonrasında da İstanbul!

Organize et et et…

Önceki yazımda bahsetmiştim yine organize işler peşindeyiz. Bu sene 24.sü düzenlenecek olan European Conference on Artificial Intelligence (ECAI) konferansına katılacağız. Şimdilik kabul edilen iki çalıştayımız var, bir tane de eğitim de versek mi peşindeyiz. Onun da başvurusunu haftaya yapacağız bakalım. Bir konferansa katılmışken maksimum aktiviteyi yapmak biraz yorucu evet, ama insan sonunda çok da şey öğreniyor. Heyecanla bekliyorum başımıza gelecekleri açıkçası. Bir-iki ay içerisinde araştırmacılar ve akademisyenler makalelerini gönderecek ve değerlendirme sürecine gireceğiz. Aralarından en iyileri seçip bir program planlayacağız, katılımcılar gelip sunumlarını yapacak, sorular soracağız, problemleri tartışacağız, beraber öğreneceğiz. Eh kalan vakitte de biraz İspanya’nın tadını çıkaracağız. En sevdiğim ülkelerden biri olduğunu söylemiş miydim?

Herkesle konuş konuş konuş…

Bizim üniversitede en sevdiğim kısımlardan biri müthiş bir sosyal hayat var. Bir kahve almaya çıktığını sanırsın, o sırada o kadar çok kişiyle konuşur yeni bir şeyler öğrenirsin ki; kahven çoktan bitmiş olur elin boş odana dönersin 🙂 Bir de kimden ne öğreneceğin de hiçbir zaman belli değil. Robotik alanında çalışan bir arkadaşım ile laflarken, açmayı planladığım dersten bahsediyordum. Hemen kendi arkadaşından bahsetti ve onun da Yapay Zeka ve Etik konuları ile ilgilendiğini söyledi. İki gün sonra arkadaşı ofisime geldi, kahve sohbet derken şu an dersi beraber planlama kararı aldık. Evet nereden nereye…

Cinsiyet eşitliği için çalış çalış çalış…

Tabii akademisyen olarak yaptığımız her iş, araştırma alanımız ile ilgili değil. Üst kademe işlerin de ucundan tutmamız bekleniyor, mesela komitelerin üyesi olmak gibi. İngiltere’de Athena SWAN ilkelerine uyumlu bir akademik ortam sunmak çok önemli. Bu ilkeler cinsiyet eşitliğine çok önem veriyor; ve kariyerlerinde geride bırakılmış olan kadınların olmaları gerektiği yere, yani ön plana çekilmeleri hedefliyor. Üniversiteler ve bölümler bu ilkelere uyumlu olduğunu göstermek için çabalıyor. Mesela iş ilanlarında kadınların başvurması teşvik ediliyor, daha esnek kontratlar veriliyor. Enformatik bölümü olarak bir başvuru hazırlıyoruz ve bu kapsamda her hafta düzenli toplanıyoruz. Anket sonuçlarını inceliyoruz, kadın akademisyenler kendini nasıl hissediyor anlamaya çalışıyoruz; bir sürü veriyi analiz ederek bölümün Athena Swan ilkelerine uyumluluğunu göstermeye çalışıyoruz. Önümüzdeki senelerde koşulların daha da iyileşeceğine inancım tam, en azından içerisinde bulunduğum ülkede.

Yazının özeti: yaz, konuş, çalış!

Mart 2020 Paros Dergisi’nde yayımlanan yazım.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *