Hiçbir şey sonsuza dek gizli kalmaz!

kapak

Bilim, öyle bir hızla ilerliyor ki takip etmesi de pek kolay değil. Bilimsel makaleleri okumak en güzel kaynak. Her insanın bilimsel makalelere erişim yetkisi maalesef ki yok. Hoş herkesin erişimi dahi olsa, bu makaleleri anlamak için bir birikimin olması şart. Fakat üzülmeyin, birçok kaliteli yayına erişim mümkün. Scientific Reports isimli herkesin erişimine açık, bilimsel bir dergi var. Bu dergiye çevrimiçi ulaşılıyor, böylece bilimsel çalışmaları takip etmek de mümkün.

Makaleler arasında seyahat ederken, karşıma enteresan bir çalışma çıktı. Bilim ve sanatı buluşturan bu çalışmada, ünlü Fransız ressam Edgar Degas’nın eseri incelenmiş ve eser içerisinde “gizli” kadın portresi ortaya çıkarılmış. Degas’yı severim, empresyonism akımının kurucularından sayılır. Birkaç eserini de müzelerde görme şansına sahip olmuştum. Degas bir bilimsel makalede incelenir ve ben bu çalışmayı yazmaz mıyım! Gelelim detaylara…

Ressamları az çok biliriz. Tuvaller onların karalama defteridir. Yeni bir çalışmaya başlamadan, ressamlar yeni bir tuval kullanabilir veya eski bir tuvali değerlendirmeyi seçebilir. İkinci seçenek için ise, ressamlar çoğu zaman tuvali bir boya ile kapatır ve kendilerine bir çalışma zemini oluştururlar. Tuvali boya ile kaplamadan da çalışmayı seçen ressamlar var. Mesela Edgar Degas’nın, 1870’de bitirdiği “Bir Kadının Portresi” isimli çalışması enteresan. Bu eser, 1937 senesinde Melbourne şehrinde bulunan Victoria Ulusal Galerisi’ne getiriliyor. Kimi sanat eleştirmeni eserin Degas’nın sanatını çok iyi gösterdiğini savunurken, kimisi de portre üzerindeki renk değişimlerini beğenmiyor. Bu renk değişimlerinin 1922 yılından itibaren başladığı biliniyor. Tabii bu tarihte, eleştirmenler portrenin gizemini bilmiyor 🙂 Sonraki yıllarda anlaşılıyor ki, Degas, başka bir kadın portresi üzerinde çalışırken işi yarım bırakmış, tuvalini ters çevirip yeni çalışması için kullanmış. Zaman içerisinde, resim üzerinde renkler bozulmaya başlamış
böylece eski kadın portresi kendini belli etmeye başlamış. Eh yeni sorular da beraberinde gelmiş. Eski kadın portresi ne zaman çizilmişti? Peki bu gizli portre kime aitti? O zamanlar mevcut teknoloji bu soruları yanıtlamak için yeterli olmamış. Kızılötesi fotoğraf tekniği ile esere bakıldığında, gizli portrenin 1860 yılında çizilmiş olduğu ileri sürülmüş. Bir diğer soru da, Degas eski portreyi çizmekten neden vazgeçmişti? Böylesi bir soruyu bilim yanıtlayamaz tabii 🙂 Belki sanat tarihçileri devreye girebilir bu noktada…

sekil1
Degas’nın Gizli Portresi

Ağustos 2016’da, Scientific Reports’da yayımlanan makalede, araştırmacılar geliştirdikleri cihaz sayesinde “Bir Kadının Portresi” tablosunun gizemini de çözmeyi başarmış. Araştırmacılar, parçacık hızlandırıcısından elde edilen X-ışınlarını kullanarak görüntü elde eden bir cihaz (Maia detektörü) geliştirmişler. Bu cihazı, yüksek çözünürlüklü görüntü elde edebilen bir tarayıcı olarak düşünebiliriz. Maia detektörü, Degas’ın eserinin 2mm üzerine yerleştiriliyor ve 33 saat süren tarama sonunda 31 megapiksellik dijital bir görüntü elde ediliyor (günümüz dijital kameralarında böyle bir çözünürlüğü elde etmek mümkün değil!). Ayrıca buradaki tarama işlemi çok riskli, çünkü esere zarar gelmemesi gerekiyor. Yani, eser üzerindeki her bir noktanın saniyeden daha kısa bir süre radyasyona maruz kalması gerekiyor. Neyse ki bu zorlu tarama işlemi sorunsuz bir şekilde yapılıyor. Elde edilen dijital görüntünün renkleri üzerinde oynamalar yapılarak, gizli portrenin kime ait olduğu da ortaya çıkarılıyor (solda). Bunun için, Degas’nın eski resimlerinde kullandığı modeller inceleniyor ve gizli portrenin Emma Dobigny’ye ait olduğu ileri sürülüyor.

Bilim biraz da böyle heyecanlı bir şey. Önce bir ihtiyaç doğuyor, mevcut teknoloji bu ihtiyacı karşılamaya yetmiyor. Sonra öyle bir zaman geliyor ki, teknoloji bu ihtiyacı karşılamak için yeterince gelişmiş oluyor. İşte bu noktada, daha önce cevapsız kalan sorular bir bir yanıtlanmaya başlıyor. Yani uzun vadede, hiçbir soru cevapsız kalmıyor! Biz insanlar gelip geçiciyiz, ama bilimin cevaplandıracağı sorular ölümsüz…

Eylül 2016 Paros Dergisi’nde yayımlanan yazım.