Her şeyin yapayı olur da zekanın olmaz mı?
“Yapay zeka, insanı yendi!”. Bu cümleyi tekrar tekrar duymaya devam edeceğiz bu gidişle. Yapay zeka, bilgisayarların zeki canlılara benzer şekilde davranmalarını sağlayan bir yöntem. Günümüzde, yapay zeka yöntemleri de gelişmekte ve kendi kendine öğrenebilen bilgisayar programları artmaya başlamaktadır. Burada unutulmaması gereken nokta, yapay zeka programları insan zekasına bağımlı mekanizmalar gibi gözükse de, ileride neler olacağını kestirmek zor. Bunca bilimkurgu senaryosu boşuna yazılmıyor ya!
Bilgisayarlar mı daha iyi yoksa insanlar mı daha iyi durumunu göstermek oldukça zor. Öncellikle bir alan seçmek, ve bu alanın iyisini kötüsü seçmek gerekir. Genelde kullanılan yöntem basit. Önce zor bir oyun seçilir, bir yapay zeka programı ile usta bir oyuncu karşı karşıya getirilir. Karşılaşmanın sonucuna göre de kuvvetli olan taraf seçilir.
1997 yılında, IBM tarafından geliştirilen Deep Blue ve dünya satranç şampiyonu Garry Kasparov arasında bir satranç turnuvası düzenlendi. Bu turnuvanın galibi Deep Blue oldu. Bir bilgisayar nasıl kazanmış olabilirsiniz derseniz, cevabı çok da zor değil. Satrançta her hamle için 3 dakika veriliyor. Bu süre içinde, usta birinin düşünebileceği hamle sayısı 540 hamle kadar öngörülürken, Deep Blue için bu sayı 100 – 200 milyar hamle! Dolayısıyla Deep Blue doğru hamlelerde bulunarak turnuvayı kazanmayı başarıyor. Bu da yapay zeka dünyasının en heyecan verici anlarından biri olarak tarihteki yerini alıyor.
Günümüzün bir diğer popüler oyunu ise “Go”. Kabaca kurallardan bahsetmek gerekirse, her oyuncu siyah ya da beyaz taşları tahta üzerine yerleştirir. Tahtaya konan taşlar hareket etmezler, fakat taşlar esir alındığı takdirde tahtadan kaldırılırlar. Tahtayı taşlarıyla en çok kaplayan oyuncu kazanır. Kuralları basit görünen Go, dünyanın en karmaşık oyunlarından biri sayılıyor. Peki yapay zeka bu tür karmaşık bir oyunda başarılı olabilir mi dersiniz?
Google şirketine ait DeepMind firması, Go oynayabilen AlphaGo isimli bir yapay zeka programı geliştirdi. AlphaGo diğer yapay zeka programlarından biraz farklı. Çünkü AlphaGo, Go oynamayı kendi kendine öğrendi, ve bunu yapabilmek için şimdiye kadar oynanan Go karşılaşmalarını kullandı. AlphaGo’nun iyi ve kötü taraflarını görmenin tek bir yolu vardı, AlphaGo’yu iyi bir Go ustası karşısına çıkarmak!
DeepMind’ın kurucu CEO’su Demis Hassabis, Güney Koreli Go ustası Lee Sedol ile beş oyunluk bir maç serisi planladı. Ödül olarak da 1 milyon dolar belirlendi. Maç serisini, AlphaGo kazandığı takdirde ise ödül aralarında UNICEF’in de bulunduğu çeşitli kurumlara bağışlanacaktı. Geçtiğimiz Mart ayında gerçekleşen bu maçlara AlphaGo damgasını vurdu. Yapılan beş maçın, dördünü AlphaGo kazanırken yalnızca bir maçı Lee Sedol kazandı. Aslında çok insan, yapay zekanın Go oynayacak seviyede olmadığına inanıyordu. Hatta bu maçlar öncesinde, Uluslararası Go Federasyonu Genel Sekreteri bir açıklama yapmış, Sedol gibi bir Go ustasının karşısında bir yapay zeka programının şansı olmadığını dile getirmişti. Bazen dikkatli konuşmak şart!
Kabul etmeliyiz ki yapay zeka karşısında, insan zekasının hayatta kalması oldukça zor. Ne de olsa eşit koşullarda yarışmıyoruz. Yapay zeka, bu zorlu sınavı da başarıyla atlattığına göre, bir sonraki adım ne olur dersiniz? Heyecanla bekliyoruz 🙂
Nisan 2016 Paros Dergisi’nde yayımlanan yazım.