Akademisyen olarak iş arama süreci (1)

Akademisyen olarak iş arama süreci (1)

Bazen oturup bir şeyler yazacağım zaman, acaba ne anlatsam diye kendime soruyorum. Aslında bulmak çok da zor olmuyor, zamanında kendi sorduğum ama cevap bulmakta zorlandığım soruları yanıtlamaya çalışıyorum. Ben çok şanslıydım ki sürece hakim muhteşem bir doktora tez danışmanım vardı. Üzüntümü, sevincimi, sorularımı hala da Pınar hocamla paylaşırım, iyi ki var! İnsan tabii ki kendi hikayesini biraz kendi yazıyor, ama başka hikayeler dinlemek de hep faydalı. İlk yazıda genel olarak hoca olarak iş bulma sürecini ele alacağım, ikinci yazıda da benim başımdan geçenleri anlatacağım. Sıkı tutunun, başlıyoruz! 

Akademide pişme süreci uzun soluklu bir iş. Önce lisans, sonra yüksek lisans, ve doktora derken seneler uzadıkça uzuyor; siz de git gide uzmanlaşıyorsunuz. Bu yola giren çok insanın bir hayali var, üniversitede hoca olmak ve sonraki nesilleri yetiştirmeye katkıda bulunmak. Manevi boyutu olan da bir iş, ve bence herkes yapmamalı. Özellikle bunu sadece iş gibi gören kimseler için hocalık uzak durulması gereken bir meslek. Hocalık biraz kendini üniversitede kaybetmek demek, bazen ders anlatmak, bazen öğrencilere destek olmak, bazen üniversitenin yürümesi için gereken işlerin ucundan tutmak ve daha birçok şey. Kısacası temposu yüksek bir iş… 

Diyelim ki üniversitede hoca olmaya gönül koydunuz. Zor kısım şimdi başlıyor, çünkü üniversiteler kucak açmış sizi beklemiyor. İyi bir üniversitede hoca koltuğu için savaşmak zor bir iş, tek bir pozisyon için yüzlerce insan başvuruyor. Ve süreç haliyle çok yorucu, çok yıpratıcı ama bir o kadar da öğretici. Çok kimse ilk başvurduğu yerden red alıyor, ve başvurdukça başvuruyor. Ta ki üniversiteden görüşme teklifi gelinceye kadar. Başvuruda beklenenler genelde standart: 1. Ne tür dersler verebilirsiniz veya yeni ne tür dersler açabilirsiniz? 2. Ne tür araştırmalar yapmayı planlıyorsunuz? Bu soruların cevaplarını içeren bir başvuru metni hazırlıyorsunuz. Özgeçmişiniz ve yayınlarınızı da ekleyerek başvurunuzu tamamlıyorsunuz. Sonra beklemeye koyuluyorsunuz. Bazen haftalar geçiyor, bazen bir haber çıkıyor bazen koca bir sessizlik… Koca sessizlik red edildiğiniz anlamına geliyor çoğu zaman 🙂

Diyelim ki şanslısınız ve ilk aşamayı geçip mülakata çağrıldınız. Bundan sonrası biraz ülkeye ve üniversiteye göre farklılık gösterebilir. Genelde sizi ve araştırmalarınızı daha iyi anlamak için 20-30 dakikalık bir sunum yapmanız bekleniyor; ve çoğu zaman da sunumu yapmak için üniversiteye davet ediliyorsunuz. Evet tüm o uzun yıllarınızı o kısa sunuma serpiştirip, bir de herkesin anlayacağı bir biçimde sunmanız gerekiyor. Bitti mi bitmedi… [bu replik ada vapurlarının vazgeçilmezi değil mi?!] Bazen ders anlatma yeteneklerinizi de görmek istiyorlar. 10-15 dakika sürecek bir sunum ile ders anlatmanızı da isteyebilirler, merak etmeyin hazırlanmak için bol bol zamanınız olacak!

Diyelim ki müthiş sunumu veya sunumları da atlattınız, sırada panel var. Panelde bölüm başkanı dahil üniversitenin çeşitli kademelerinden insanlar sizi bekliyor. Bir saate yakın süren panel boyunca, herkes size sorular soruyor. Mesela “Neden bu üniversite?” veya “Diyelim ki ihtiyacın olan tüm kaynakları verdik, ne tür araştırmalar yapacaksın?”. Bu sorular kocaman sorular, hazırlanıp gitmek şart. Ama tüm soruları önden bilmenin imkanı yok, bu süper stresli ortamda kendinizi kontrol etmeniz gerekiyor. 

Bu iki aşama da formal olarak beklenenler. Üniversiteye gittiğiniz zaman sizinle ilgilenmek için atanan başka bir hoca var. Ve bu hoca, başka hocalar ile toplantılar ayarlayarak onlarla da kaynaşmanızı sağlıyor. Böylece siz de sorularınız varsa, başka hocalar ile konuşarak cevapları öğreniyorsunuz. Yorucu bir süreç demiştim değil mi?Unutmayın ki başvurduğunuz bölüm sizi istemeli evet, ama siz de bölümü beğenmelisiniz. Eğer bölümü sevmedinizse koşarak uzaklaşmalısınız. Biliyorum çok kolay değil, ama insan beğenmediği yerde nasıl çalışabilir ki? Bir sonraki yazımda da başımdan geçenleri anlatacağım, mutlu kalın! 

Eylül 2019 Paros Dergisi’nde yayımlanan yazım.

One thought on “Akademisyen olarak iş arama süreci (1)

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *